top of page

AŞIRI KUSMA

Gebelikte sabah kusmalarının aşırı olması ilk hamileliklerdeve  çoğul gebeliklerde  yaygındır. Psikolojik stres bir etmen olabilir ama beyindeki kusma merkezinin duyarlılığı asıl nedendir , bazen     9 ay boyunca sürebilir, kötü beslenmeye yol açabilir ve bebeğin sağlığına zararverebilir. Sabah kusmaları hafif olan olgular, beslenme önlemleri,dinlenme, antiasitler ve kusma karşıtı ilaçlar ile kontrol altına alınabilir.Eğer kusma devam eder ve anne yeteri kadar kilo alamazsa hastaneye yatırmak gerekli olabilir.

 

GEBELİK ŞEKERİ

Bu vücudun hamilelikte artan kan şekeriyle baş edecek uygun miktarda insülin üretememesidir, geçici bir durumdur.İster hamilelikte başlasın, ister önceden olsun şeker hastalığı kontrol altında tutulmak şartıyla anne ve bebek için tehlikeli değildir. Ama kontrol altına alınmazsa,anne kanında ki fazla şeker plasentadan bebeğe geçer ve bundan sonra hem anne hemde bebek için potansiyel tehlikeler (erken doğum, rahim içi gelişme geriliği ya da çok iri bebek)  doğar.

DÜŞÜKLER

Gebeliğin  20.haftasından  önce meydana gelen gebelik kaybına  düşük denir.Karnında sancılara eşlik eden kanamayla karakterizedir. Ultrason ve kanda beta HCG düzeyi tayini gebeliğin  halen devam edip etmediği konusunda fikir verecektir.Genelde bir düşük tehdidinin geleceğini görmek olası değildir. Dinlenme erken doğum tehdidinde gerekliyse de , düşük tehdidinde tam faydası gösterilememiştir.Bir çok kadın düşük tehdidi geçirdikten sonra sağlıksız bir çocuk dünyaya getirme kaygısı taşır , ama bu kaygı gereksizdir.

Bir düşük  sonrasında pek çok kadın ileride ne olacağını merak eder .Düşük olgularının  çoğunda sebep kromozom anormallikleridir. Kromozom anormalliğinden kaynaklanan bir düşük sonraki hamilelikler için kaygı yaratmamalıdır.
 

GEBELIĞE BAĞLI KAN BASINCI YÜKSEKLİĞİ

Bazı araştırmalar preeklampsi tablosunu kötü beslenmeye bağlıyorsa da kimse tam nedenini yada neden ilk kez anne olacaklarda daha sık olduğunu açıklıyamamaktadır.Başlangıçta ani aşırı kilo artışı ile birlikte yüzde ve ellerde şişme , yüksek kan basıncı(140/90 veya daha yüksek) ve idrarda protein bulunması ile kendini gösterir.Preeklampsi gebeliklerin %10-15 inde çıkar. Eğer tedavi olmazsa, annede sinir sisteminde, kan damarlarında veya böbreklerde kalıcı hasara neden olabilir.Bebekte ise büyüme geriliğine neden olabilir.  Tedavi hastalığın şiddetine, hem bebeğin hemde annenin durumuna, gebelik süresine ve hekim kararına göre değişecektir.Genel olarak preeklampsili bir kadının belirlenen doğum gününü geçirmesine izin verilmez. Koşullara göre ya sancı başlatılır yada sezaryenle bebek  alınır.

Preeklampsili kadınların eğer kronik bir yüksek tansiyonu yoksa doğumdan hemen sonra tansiyonun normale dönme şansı çok yüksektir.

EKLAMPSİ

Çocuk doğumundan önce, doğum sırasında yada doğumdan sonra ortaya çıkabilen eklampsi, preeklampsi durumunun son evresidir..Bu hastalığın özelliği sara nöbetleridir. Önce aniden artan abartılı refleksler, şiddetli bir başağrısı, bulantı,kusma, görme bozuklukları, uyuklama ve hızlı kalp atışları görülür. Çoğunlukla yapay ağrı ile veya sezaryan ile doğum yaptırılır.

 Hastaların büyük çoğunluğu doğum sonrası normale döner .

PLASENTA PREVIA

Bu plasentanın  rahim ağzını tamamen veya kısmen örtecek şekilde yerleşmesidir.

Gebeliğin başlangıcında plasentanın aşağıda olması durumu oldukça yaygındır ama  rahim genişledikçe plasenta çoğu kez yukarı çıkar.Yukarı çıkmasa bile eğer rahim ağzına değmiyorsa bir sorun çıkarmaz. Plasenta rahim ağzına ne kadar yakınsa kanama olasılığı o kadar yüksektir.Plasenta rahim ağzını kısmen veya tamamen örterse normal vajinal doğum imkansızlaşır.Önceki doğumlardan, sezaryenlerden veya kürtajlardan sonra rahim duvarında yara izi olan kadınlarda plasenta previa riski daha yüksektir
Genelde 34-38.haftalar arasında  ağrısız kanama en sık bulgusudur. Kanama genellikle parlak kırmızıdır. Genelde kendiliğinden başlar ama öksürük, zorlanma yada cinsel ilişki de kanamayı başlatabilir. Kanama varsa ve plasenta previa dan kuşkulanılıyorsa tanı ultrason ile konur.
Amaç gebeliği 36.haftaya kadar koruyabilmektir.Daha sonra yapılan testler bebeğin akciğerlerinin geliştiğini gösterirse bebek sezaryen ile doğurtulabilir.

 

PLASENTA DEKOLMANI

Plasentanın rahimden erken ayrılması olan  durumdur.Çok çocuk doğurmuş yaşlı annelerde,sigara içenlerde,yüksek tansiyonu olanlarda yaygındır.Ayrılma küçük çaptaysa kanama hafif olabilir. Aynı zamanda karında kramplar veya hafif bir ağrı ve rahimde hassasiyet görülebilir.
Ayrılma orta derece ise kanama daha şiddetlidir.Karın hassas ve serttir. Plasentanın yarısından fazlası rahim duvarından ayrıldığında anne ve bebek için acil durum sözkonusudur. Bu durumda kan nakli ve acil doğum yaptırılır.

KESENİN ERKEN YIRTILMASI

Su kesesinin sancılar başlamadan önce yırtılmasına denir.Bu durum bebeğin gelişinden bir kaç saat önce bazende haftalar yada aylar önce ortaya çıkabilir. Bazı bakterilerin salgıladıkları enzimlerin zarları zayıflattığı düşünülmektedir.En sık belirtisi vajinadan sıvı sızmasıdır. Annenin ateşi ve lökosit sayımı düzenli aralıklarla izlenir. Herhangi bir noktada anne veya bebeğin tehlikede olduğu düşünülürse hemen doğuma gidilir.
Kesenin erken yırtılması durumunda doktorların çoğu doğumu 33-34.haftalara kadar hatta bazıları 37.haftaya kadar ertelemeye çalışacaklardır( bebeğin akciğerlerinin yaşamasını sağlayacak kadar gelişip gelişmediğini saptamak için) .

KORDON SARKMASI

Rahimdeki göbek bağı bebeği anneye bağlayan ve yaşamını sürdürmesini sağlayan bir hayat bağıdır.Bazen amniyon zarı yırtılınca göbek bağı da kayar ve rahim ağzından geçip vajinal kanala kadar sarkar. Kordon geçerken sıkışırsa bebek için hayati olan oksijen sağlanması zorlaşır,hatta tamamen kesilebilir.Kordon sarkması erken doğumlarda veya başın dışında bir kısmın önden gelmesi durumunda daha sık olur.Vajinadan dışarı sarkmış kordon özel steril tamponlarla geriye itilip yerinde tutulabilir,ve  acil olarak sezaryene hazırlanabilirsiniz.

VENÖZ TROMBOZ

Kadınlar  doğum ve  doğum sonrası dönemlerinde kan pıhtıları oluşturmaya daha yatkındırlar.

Bu , pıhtılaşma yeteneğinin doğum sırasında fazla kanamayı önlemek için artmasından kaynaklanmaktadır..Derin ven trombozu  bacakta daha derindeki toplardamarda oluşan pıhtıdır.

Derin ven trombozu eğer tedavi edilmezse pıhtı akciğerlere gidebilir ki bu da hayati tehlike oluşturur.

Pıhtı oluşturma açısından daha fazla risk taşıyan kadınlar; önceden pıhtı sorunu olanlar, 30 yaş üstünde olanlar,üç veya daha çok doğum yapmış olanlar, uzun süre yatağa bağlı kalanlar, aşırı şişman olanlar ve bacaklarında varisli damarları olanlar.Derin trombozda  bacak ağır ve ağrılıdır, uyluk veya baldırda hassasiyet,şişme, ve ayağı oynatınca baldırda şiddetli ağrı olabilir. Ultrason veya anjiografi gibi yöntemler pıhtının tespitinde kullanılabilir. Göğüs ağrısı,köpüklü ve kanlı balgam, hızlı kalp atışları,dudaklarda ve parmak uçlarında morarma ve ateş görülebilir.Bu belirtiler acil tıbbi gözetim gerektirir.
 

KAN GRUBU UYUŞMAZLIĞI

Herkes A,B,AB yada 0 kan gruplarından birine sahiptir.Kan grupları kan hücreleri üzerinde bulunan bazı özel maddelere (antijen ) göre belirlenir. A kan grubu yalnız A antijenlerine, B grubu B antijenlerine,AB grubu her iki antijene sahiptir. 0 grubu ise hiçbir antijen bulundurmamaktadır.

Kan gruplarını dahada özelleştiren başka antijenlerde vardır.Bunlardan en önemlisi Rh faktörüdür. Eğer kanınızda Rh faktörü yoksa Rh negatif, varsa Rh pozitif denmektedir. Anne Rh negatif, baba Rh pozitif olduğu zaman, çocuk babasından kalıtsal olarak Rh faktörünü alarak Rh pozitif olur.

Eğer doğumdan önce bir şekilde fetusun kanı anne kanı ile karışırsa,annenin vücudu sanki çocuğa karşı allejik duruma geçmiş gibi çocuğun Rh faktörüne karşı antikorlar üretmeye başlar.Bu artık annenin duyarlılık kazandığı anlamına gelir.Daha sonra annenin oluşturduğu bu antikorlar önce plasentaya daha sonra fetüse geçerek fetusun kırmızı kan hücrelerini öldürmeye başlar.Bu da bebekte kansızlığa yol açar.Bu olay çok ciddi sorunlar ortaya çıkarmakta ve hatta bebeğin kaybına yol açabilmektedir. İlk hamilelikte risk düşüktür. Eğer Rh negatifseniz ve kan testleriniz duyarlı olmadığınızı gösteriyorsa doktorunuz  Rhogam denen bir aşı uygulayacaktır.Bu aşı annenin duyarlanmasını ve karşı antikor üretmesini engellemektedir.Böylece bebeğe antikor geçmeyecek ve kan hücrelerine zarar veremeyecektir.Genelde bu aşı ilk hamileliğinizin 28.haftasından doğumdan hemen sonraya kadar uygulanabilir. eğer duyarlı hale geldiyseniz ilk çocuktan sonraki tüm çocuklar risktedir ve dikkatli takibe ihtiyaç duyulur.

bottom of page